Zehra öğretmen, 1902 yılında Bursa’da dünyaya gelmiştir. Babasının adı Mustafa, annesinin adı Halime olup bir erkek ve iki kız kardeşi vardır. Zehra’nın anne tarafı Kırım’dan göç ederek Bursa’ya yerleşmişlerdir, Zehra’nın teyzesi Ayşe hanım ile İsmet  Paşa ( İNÖNÜ)’nün  annesi çok samimi  olup ailece görüşmektedirler.        Zehra Hanım, kültürlü, bilgili ve aydın bir genç kızdır, mahallede sorunu olan komşular kendisinin fikirlerinden faydalanmaktadırlar, boş zamanlarında ud çalmakta ve müzikle uğraşmaktadır. Zehra Hanım, kız muallim mektebinden mezun olunca ilk mektepte öğretmenlik yapmaktadır. 1919-1920 öğretim yılında ilk mektepte birinci sınıftaki çocukları okutmakta olduğu o yıla ait fotoğraftan  anlaşılmaktadır.  Bir Yüzbaşı ile nişan yapar ama nişanlısı cepheden geri dönemez ve şehit   düşer. Zehra öğretmen,  kendisinden küçük kardeşleri ile birlikte aynı evde ikamet etmekte ve onların geçimini de sağlamaktadır, çevresinde evlenebilecek genç kalmamıştır zira gençlerin bir çoğu  cephelerden  geri dönmemiş, dönenler de tekrar İstiklal savaşına katılmışlar, zaten Bursa Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir.        1920 yılında Romanya göçmeni olup Bursa’ya yerleşerek saraçlık yapan ve hiç okuma yazması olmayan Hüseyin Avni ile görücü usulü ile evlenmeye karar verirler. Müşterek tanıdıkları, kimsesiz olan Hüseyin Avni’yi, Zehra’ların evine getirerek tanıştırırlar ve evlenmelerine vesile olurlar. Hüseyin Avni, iç güveyi olarak Zehra’ların evine damat gelir. Evlendikten sonra eşi Hüseyin Avni: “Ben çalışıyorum, para kazanıyorum, senin çalışmana gerek yok.” diyerek Zehra Hanımı öğretmenlikten istifa ettirmiştir. Zehra Hanımların evi 1928 yılında Millet Mektebi haline getirilmiş ve Hüseyin Avni bu mektepte okuma yazma öğrenerek Bitirme Belgesi almıştır. Zehra öğretmenin bu evlilikten biri kız, üçü erkek olmak üzere dört çocuğu dünyaya gelmiştir. Sebahat(1921), Fikret(1925),Ekrem(1929) ve Erol(1935) doğumludurlar. Aile reisi, 1934 yılında GÜRBÜZER soyadını almıştır.        Zehra öğretmen mesleğine devam  etmiyor ve evinde çocuklarını büyütüyor, aşırı kilo alarak sağlığını kaybediyor, kalp hastalığına yakalanıyor. O yıllarda Tıp ilmi bugünkü gibi gelişmediğinden kocakarı  ilaçlarını ve metotlarını kullanıyorlar, ara sıra kolundan kan aldırıyorlar ve hacamat yaptırıyorlar.  En büyük çocuğu olan Sebahat, 1939 yılında 18 yaşında iken Kız Muallim Mektebini bitirerek öğretmen oluyor. Hüseyin Avni Efendi haklı olarak, eşi Zehra hanım bakıma muhtaç hasta ve evde üç erkek çocuk olduğundan dolayı kızı Sebahat’ın da öğretmenlik yapmasını istemez.  Zehra Hanım eşine: “ Bana izin vermedin ama bu sefer kızım öğretmenlik yapacak, O’nu tek başına gönderemem, ben de onunla beraber gideceğim.” diyor. Sebahat, tayininin yapılması için Maarif Vekaletine başvuruyor. O yıl tüm öğretmenlerin tayinleri  Doğu Anadolu Bölgesindeki illere yapılmaktadır, Sebahat’ın, kardeşlerinin  durumu ve annesinin sağlık nedeniyle uzak yerlere gitme imkanı bulunmamaktadır.        Zehra hanımın teyzesi Ayşe Hanım,  Ankara’ya giderek Cumhurbaşkanı İsmet Paşa’nın annesine Zehra ve kızının durumunu anlatıyor, durum İsmet Paşa’ya aksettiriliyor, Cumhurbaşkanının ricası üzerine Maarif Vekilinin talimatı ile Sebahat GÜRBÜZER,  gözden ve dedikodudan uzak olsun diye Bursa Valisi tarafından Mustafa Kemalpaşa ilçesinin Üçbeyli köyüne  tayin ediliyor.  Zehra hanım, kızı Sebahat öğretmen ve küçük oğlu Erol ile Üçbeyli köyüne gidiyorlar ve Sebahat  Hanım  göreve başlıyor.  Ancak Zehra Hanım, gıdasına ve sağlığına dikkat etmediğinden 14 Mart 1940 gecesi 38 yaşında kalp krizi geçirerek vefat ediyor. O günlerde Mustafa Kemalpaşa ilçesini sel bastığından cenazesini Bursa’ya götüremiyorlar ve köyün mezarlığına defnediyorlar.Köy mezarlığında bulunan Zehra öğretmenin mezar taşında şu cümleler yer almaktadır: “ Kızının öğretmenliği  dolayısıyla  Üçbeyli  köyüne gelip ani olarak hayata gözlerini kapayan Bursalı Mustafa kızı Zehra’yı duadan unutmayınız. 14 Mart 1940”  1940 yılına ait öğrencilerin  fotoğraflarından köyün çok  yoksul olduğu ve Cumhuriyet öğretmenlerinin zor şartlar altında ve ortamda  imkansızlıklar içinde fedakarca çalıştıkları anlaşılmaktadır.        Sebahat GÜRBÜZER, 1938 yılında o tarihte Bursa Işıklar Askeri Lisesinde öğrenci olan 1920 doğumlu askeri öğrenci Lütfi ASİL ile tanışırlar ve 1940 yılında nişan olurlar. Nişanlısı Lütfi ASİL, 1940 yılında Harp Okuluna devam ederek 1942 yılında Teğmen olarak Orduya katılır ve Kayseri’de göreve başlar. Sebahat Hanım ile Lütfi ASİL 16 Eylül 1943 tarihinde evlenirler. Sebahat Hanım, sırasıyla Bursa Mustafa Kemalpaşa üçbeyli köyünde, Orhaeli  ilçesi  İlbeyi  köyünde, Kayseri, Sivas, Erzurum ve Kars’ta  öğretmenlik yapmıştır.  Eşinin tayini dolayısıyla Türkiye’nin değişik şehirlerinde öğretmenlik yaptıktan sonra emekliye ayrılır. Sebahat Hanım, beş ayrı ilde ilk okul öğretmenliği yapmış ve binlerce öğrenci yetiştirmiş , ülkemizin mahrumiyet bölgelerinde  çok zor şartlarda görev yapmıştır. Eşinin Albay rütbesi ile emekli olmasından sonra Bursa’ya baba ocağına dönerler ve Bursa’ya yerleşirler. Sebahat Hanımın Eriş ve Ercan isimli iki oğlu halen hayattadırlar. Sebahat  Hoca Hanım 15.07. 2005 tarihinde Bursa’da vefat ederek Pınarbaşı kabristanında toprağa verilmiştir.       Zehra Hoca hanımın torunu ve en büyük oğlu Fikret’in kızı olan ve anneannesi ile aynı ismi taşıyan Zehra GÜRBÜZER(BAYRAM) ise 16.05. 1957 tarihinde Tarsus’ta dünyaya gelmiştir. İlk öğrenimini  Tarsus’ta  Sadık Eliyeşil İlkokulunda,  orta okul ve liseyi  Eskişehir’de  okumuştur. 1980 yılında  Eskişehir  Eğitim Enstitüsü Fizik Bölümünden mezun olmuş,  sırasıyla Trabzon Merkez  Ticaret Meslek Lisesinde, Çorum İmam-Hatip Lisesinde,  Bursa’da çeşitli orta okul ve özel  ilk okullarda öğretmenlik yaptıktan sonra  emekli olmuştur. Eşi de kendisi gibi öğretmendir ve Ayşegül isminde bir kızı vardır. Halen Bursa’da ikamet etmektedir.   Emekli olduktan sonra  eşi ile birlikte bir ara ticaret hayatına atılmışlar ve şirket kurmuşlardır. Zehra BAYRAM (GÜRBÜZER), Türk mutfağını ve Türk yemeklerini tanıtan birçok kitap yayınlamıştır. Bir televizyon kanalında ANA OCAĞI isminde yemek programı yapmaktadır.  Ayrıca  ailede  iki gelin ve bir teyze kızı  öğretmen olarak görev yapmaktadırlar. GÜRBÜZER ailesi Türk Milli Eğitimine üç kuşak hizmet eden köklü ve tarihi bir ailedir, diğer fertleri de devletin önemli kademelerinde görev yapmaktadırlar.                        

www.manisadenge.comhttp://www.manisadenge.com/osmanlidan-cumhuriyete-uc-nesil-egitimci-aile-2-makale,2060.html

Manisa'da Denge Gazetesi

www.manisadenge.comhttp://www.manisadenge.com/osmanlidan-cumhuriyete-uc-nesil-egitimci-aile-1-makale,2057.html

Manisa'da Denge Gazetesi